Haber

Yargıtay’dan yeni evlilerle ilgili emsal karar!

Yönetim kurulu, düğün masraflarını kimin karşılayacağı konusunda çıkan tartışma nedeniyle düğünü iptal etme kararı aldı. “Kadınların kişilik haklarına saldırı”teşkil etmediğine karar verdi

Davacının erkek eşi avukatı, dilekçesinde, tarafların 24.05.2017 tarihinde evlendiğini, evlendikten sonra davalının müvekkiline bakire olmadığını söylediğini, müvekkilinin bu olay karşısında şok olduğunu, olayları paylaştığını ifade etmiştir. babası ve kayınpederi ile müvekkilinin babası ile kayınpederi arasında tartışma yaşandığı, sanık ve ailesinin müvekkiline ve ailesine hakaret ettiği öğrenildi. Davacının aldatıldığını ve yaşananlar nedeniyle maddi ve manevi olarak yıprandığını ileri sürerek, tarafların evliliklerinin iptalini talep etti.

KARŞI TARAF TÜM İDDİALARI REDDETTİ

Sanık avukatı tüm iddiaları reddederek, müvekkilinin evlilik öncesinde geçmişte yaşadığı her şeyi davacıya anlattığını, davacının bu durumu anladığını, evlendikten sonra aileler arasında düğün masrafları nedeniyle anlaşmazlık yaşandığını, adamın ertesi gün müvekkiline bu evliliğin yürümeyeceğini söylediğini ve boşanma konusunda değerlendirmelerde bulunduğunu söyledi. Davacının sonradan gelişen davranış ve davranışları ve özellikle eşine yönelik suçlamaları nedeniyle evlilik birliğinin devamının imkansız hale geldiği iddiasıyla asıl dava reddedilerek karşı dava kabul edilerek taraflar boşandı, 50 bin TL maddi ve manevi Müvekkil lehine 50 bin TL manevi tazminat ödenmiş olup, dilekçe ekinde şu ifadelere yer verilmiştir: Davacı tarafından iade edilmeyen eşyaların tamamının iadesini talep etmiş olup, tam iade mümkün değilse, Toplam 10 bin 772 TL tutarında tahsilat yapılması gerekiyor.

İLK DERECE MAHKEME KADININ TALEPLERİNİ REDDETTİ

İlk derece mahkemesi, eşlerin 24.05.2017 tarihinde evlendiğini, düğünün ileri bir tarihe ertelendiğini, kadının bu evlenmeden önce yaşadığı cinsel ilişki nedeniyle kocasına bakire olmadığını açıkladığını, erkeğin ise Bu açıklama üzerine düğünü yapmaktan vazgeçti ve bu nedenle evlilikle ilgili özel bilgiler kendisinden saklandı. Evliliğin devamında erkeğin hukuki ve şahsi hiçbir menfaatinin olmadığı ve bu sonuçtan tamamen kadının sorumlu olduğu gerekçesiyle kadına karşı boşanma davasının reddedilmesi, asıl dava olan erkeğin davası kabul edilir ve taraflar Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesine göre boşanırlar ve erkek, eşi yararına 5 bin lira alır. 5.000 TL maddi, 5.000 TL manevi tazminat ödenmesine gerek olmadığına, erkeğin takı talebinin reddedilmesine, kadının ev eşyası talebine ilişkin karar verilmesine karar verildi.

Karşı davacı ise ilk derece mahkemesinin kararına itiraz etti.

Bölge Adliye Mahkemesi 03.07.2020 tarihli kararıyla istinaf talebini kabul etmiş, verilen boşanma kararının dikkate alınması nedeniyle hangi tarafın tanık ifadelerine öncelik verildiğine ilişkin bir bağlantı içermediği için ilk derece mahkemesi kararını iptal etmişti. esas davada kesinleşmiş olup, değerlendirmenin karşı davadaki haklılığa göre yapılması gerektiğine, ayrıca davacı-Belgenin gerekçeli olarak karar verilmesi için ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmiştir. Karşı davalının evliliğin iptali talebi hakkında karar verilerek adli kontrole uygun olduğu, bu aşamada diğer temyiz gerekçelerinin incelenmesine gerek bulunmadığı belirtildi.

KONU İTİRAZ EDİLDİ

Dosyayı yeniden inceleyen ilk derece mahkemesi, 29.09.2020 tarihli kararıyla, erkeğin evliliğin iptali talebini ve ziynet eşyası talebini reddederek, bu konuda karar verilmesine gerek olmadığına hükmetti. tarafların boşanmasına ilişkin kararın temyiz kapsamı dışında tutulduğunu, bu konuda karar verilmesine gerek bulunmadığını belirtti. Boşanmaya yol açan olaylarda kadının tamamen kusurlu olduğu gerekçesiyle koca yararına 5 bin TL maddi, 5 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verildi.

Taraf avukatları, ilk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde itirazda bulundu.

BÖLGE YARGI MAHKEMESİ KADIN LEHİNDE TAZMİNAT kararı verdi.

Belgenin içeriğine göre Bölge Adliye Mahkemesi, tarafların aileleri arasında evlilik sonrasında düğün masraflarını kimin karşılayacağı konusunda tartışma yaşandığını, bu olaydan sonra erkeğin düğün dahi yapmak istemediğini tespit etti. karısının bakire olmadığını, boşanmaya yol açan olaylarda kadının herhangi bir kusurlu davranışının bulunmadığını ve boşanmaya yol açan olaylarda bunu kabul etmesine rağmen. Erkek tamamen kusurludur, her ne kadar erkeğin boşanma davasının kabulü doğru olmasa da, boşanma kararı temyiz edilmeyerek kesinleştiği için hatanın belirtilmesi yeterlidir, kadının karşı davasında boşanma talebi hükümsüz kalmaktadır. asıl davada verilen boşanma kararının katılaşması nedeniyle, davada haklılık durumuna göre inceleme yapıldığında ise karşı davada davacı dava açılmaktadır. Kadına haklı olduğu gerekçesiyle 10 bin TL maddi, 5 bin TL manevi tazminat ödenmesine ve yargılama masrafları ile avukatlık ücretinin de lehine ödenmesine karar verildi.

Erkek davacı, Bölge Adliye Mahkemesi kararına süresi içinde itiraz talebinde bulunmuş olup, belge temyiz incelemesi için Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’ne gönderilmiştir.

AİHM 2’NCİ HÜKÜMET DAİRESİ KARARI BOZDU

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi kararında şu ifadelere yer verildi:

“Davacı-karşı-davalı adamın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, davacı-karşı-davalı adamın aşağıdaki paragraf dışındaki diğer temyiz itirazları, belgedeki yazılar, deliller dikkate alındığında asılsızdır. kararın dayandığı yer ve hukuki sebepler, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir yanlışlık bulunmadığı, boşanma nedeniyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için davacı-karşı-davalı erkeğin diğer temyiz itirazları Kararı veren tarafın kusurunun bulunmadığı veya az kusurunun bulunmasının yanı sıra, boşanmaya neden olan olayların kişilik haklarına saldırı niteliğinde olması gerekir (TCK m. 174/2).

Boşanmaya sebep olan olaylar bu nitelikte değilse manevi tazminata hükmedilemez. Davacı-karşı davalı erkeğin boşanmaya sebep olan kusurlu davranışı, davalı-karşı davacı kadının kişilik haklarına tecavüz değildir. Dolayısıyla davalı-karşı davacının manevi tazminat talebinin reddedilmesi gerekirken, bu husus dikkate alınmaksızın yazılı olarak davalı-karşı davacı lehine manevi tazminata hükmedilmesi kararı gerçek değildir ve tersine çevirmeyi gerektirir.”

Yargıtay 2’nci Hukuk Dairesi, kadın lehine manevi tazminata hükmedilen kararı bozarak belgeyi Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderdi.

BÖLGE MAHKEME MAHKEME KARARINA DİRENMİŞTİ

Bölge Adliye Mahkemesi, kanunda nikahın zorunlu bir unsur olarak düzenlenmemesine rağmen, yerel örf ve adetlere göre nikahın bir ritüel olduğunu, bu durumda kadının bağını mazur göstererek nikahın haksız yere yapılmaması gerektiğini belirtti. evlenmeden önce sahip olduğu ve evliliği sona erdirmek istemesi kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder. Bu gerekçeyle direnmeye karar verdi.

Böylece belge Yargıtay Genel Hukuk Kurulunun gündemine taşındı.

“DÜĞÜNÜN İPTALİ KADININ KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI DEĞİLDİR”

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, bozma kararında şu ifadelere yer verdi:

“Yargıtay’ın evlilik birliğine ilişkin manevi tazminat gerektirmeyen uygulamalarına göre, yalnızca boşanma kararı verilmesi nedeniyle manevi tazminata hükmedilemez. Yargıtay’a göre sadece boşanmak kişilik haklarına saldırı teşkil etmiyor. Boşanma kararının verilmiş olması, manevi tazminatın ödenmesine esas olarak değerlendirilemez. Çünkü evliliğin sona ermesi tek başına kişilik haklarına saldırı olarak değerlendirilemez.

Aynı şekilde sendikanın görevlerini yerine getirmemek, evin ihtiyaçlarını karşılamamak, evin kirasını veya faturalarını ödememek, sebepsiz yere evden ayrılmak, evin bakımını yapmamak, eve geç gelmek, bağımsız barınma sağlamamak birlikte yaşamaktan kaçınma, çalışmama, sık iş değiştirme, mali yükümlülüklerini yerine getirmeme, kişilik haklarına tecavüz sayılmayan fiili ayrılığa neden olacak kusurlu davranışlar nedeniyle tazminat davası açılarak manevi tazminat ödenmesine karar verilemez. dava.

Bütün bunlar ışığında olaya bakıldığında, tarafların evlilik işlemlerinin 24.05.2017 tarihinde tamamlanmasının ardından, tarafların aileleri arasında yaşanan tartışma nedeniyle nikah töreninin yapılmadığı anlaşılmaktadır. düğün masraflarını kimin ödeyeceği, davada ise erkeğin kusurlu davranışı nedeniyle kadının kişilik haklarına saldırılmadığı, kadın lehine manevi tazminata hükmedildiği belirtildi. “Ödeme kararı iptali gerektirdi.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu